Saturday, March 11, 2006

..ve tanrı david gilmour'u yarattı..

ve biz de bundan payimizi aldik..

hamburg da siradan bir gundu. yok hayir canim, nasil da sirada bir gun olabilirdi ki. bir gun once yagmaya baslaya kar, hamburg un 1978den beri gormedigi derecede fazla bir kardi. bir suru insan sehre otobanlardan gelemzken (tam da zamaninda kamu calisanlari eylem yapmaktaydi ki (ki eylemlerinde de goruldugu kadariyla hakliydilar) bu hafta eylem sirasi yol temizliyicilerindeydi). biri daha vardi sehre gelmesi gereken, k binlerce bilet sahibini hayal kirikligina ugratmamak icin muhtemelen bir sekilde gelecekti. belki de bu yuzden ilkde bu kadar soguk bir cumartesi gunu olmasina ragmen cok fazla ingilizce konusan insan vardi gunduz hamburg sehrinde. bircoklari 78den beri gormedikleri bu karla birlikte muhtemelen o zamanlarda hayranliklarinin dorugunda olan belki kanli canli onu da o zamandir gormedikleri david gilmour'u bekliyorlardi 11 mart aksami `cch`da geceklesecek konser icin.

cch yerel saat ile 8e dogru tamamen dolmaya baslamisti. sabirsiz birkac seyirci ise simdiden konserin baslamasi icin ufak tefek alkislara baslayacaklardi ki, zaten gilmour da geri kalanlari fazla bekletmeye niyetli degildi. 15 dakikda belki gecmisti ki, sahneyi korkunc bir sis bulutuyla birlikte, "pink floyd mavisi" renkler kapladi bile. gilmour 4 tane akustik/yumusak sarki ile girerken arada hic konusmadi bile. konusturdugu sey her zamanki gibi gitariydi. arada alistigimiz sololarini yinelerken, basladigi parcalar tamamen maviydi. arada klavyenin (tabii hangi bir kalvyenin, en en buyuk olaninin) arkasinda kim vardi ise bu gece, o da guzel bir seyler tingirdatmayi ihmal etmedi. saykedelik ezgiler biraz daha agirlik kazanmaya baslarken gilmour 4uncu parcanin sonunda, ilk bolumun sonuna kadar son albumu on an island ile takilacagini soyledi. kimsenin de bundan fzla bir sikayeti yoktu zaten. bir parca sonra, seyiriler icerisinden gilmourun (6 marttaki gecmis) dogumgununu kutlayan birileri cikti. gilmour ise "60yasinda olmaninin inanilmaz" bir duygu oldugunu soyledikten hemen sonra almanca bir seyler soyleyerek seyirciyi epey bir eglendirdi (bir tek ben anlamadim sanirim almanca dahi bilmeme ragmen ay cok). ufak bir tanitim ve aradan simsiki bir hard rock: sanirim take a breath olan parca bu. suratimiza suratimiza patlayan flas ampuller ve sahnede 3 gitar ile (1i bas olmak kaydi ile) dimdik ayakta baslari hafif one egik 3 siki rock ci. sanki the wall konserinde yeri gogu inletiyorlar. aradan smile, ufak sohbet,iki parca daha ve ara.. ikinci yari da gilmourun da sarfettigi gibi "oldies"i beklicez. bakalim daha nelere tanik olacak simdili 50 dakikalik bir solen yasayan cch diyerekten "kisa ara"ya girdik.

almanalrin sigara ve kahve keyfi fazla uzun suruyor olmali ki kisa ara yaklasik 30 dakikayi bulduktan sonra, eskiler calinmaya basladi. sanki pulse seyrecektik ikinci devrede. shine on you girer girmez ilk devreyi de gayet icten seyreden 1000lerce "koltukta" misafirin eli agayi titremeye basladi. ve crazy diamond biter bitmez tanitilan ekip. gilmour a gore hepsi ayri bir efsane ama iclerinde biri daha vardi ki pek tabii kendisi (haberim bile yokmus ki) on an islan albumunun de yapimcilarindan biri olmakla birlikte bu konserde de gilmour u yalniz birakmamis. evet ilk devrede klavyenin arkasinda cilgin attigini gordugumuz, ve sahnedeki diger orta yasini almislara ragmen (gilmourun kafasinda da sac kalmadigi icin) bembeyaz saclari ile rick wright da cch i yerinden oynatiyordu bu gece.ve ikinci devre tamamen bir gilmour wright sovuna donusecekti. ayin karanlik yuzune gecen ikili ve grubu utanmasalar yazin watersin etrafta yapacagi gibi dark side of the moonu batan sona gecebilirlerdi. breathe ile birlikte herkes kendinden gecmisti bile. sarkinin sonuna dogru live 8teki gibi time in sonu ile bir baglanti olur mu diye beklerken sarki sona erdi. erdigi gibi de timein tinilari, gecenin tamaminda anfisini ve pedallarini elektro gitarlarinin son raddine kadar kullanan gilmourun biraz once attigi son riff lerin uzerine kaymaya basladi bile. biraz sonra gelecek high hopes ve dehset isik oyunlari ile birlikte etrafta 100lerce, koltuguna civilenmis,kafanizi cevirdiginizde muhtemelen size robot veya et yigini gibi bakacak bir "suru" vardi bile. ve sizin de bunun parcasi olmaktan baska yapabileceginiz bir sey yoktu. herkes adeta hipnotize olmustu.gilmour gene gitarini aglatirken, high hopes ile birlikte izleyenlerin de tum benlikleri agliyordu onunla birlikte. zaten ardindan oyle bir echoes geldi, oyle bir echoes geldi ki, kasi gozu yardi (afedersiniz kici basi dagitti). kadro sahneyi terk etmeye hazirlanirken arkalarinda biraktiklari ekolar (hakikat eko lar) ile birlikte ayaga firlayan seyirci, olacagini (ve gecenin muhtesem bir finale suruklenecegini) bildigi bis icin coktan alkisa tutulmust bile. onumuzdeki yaklasik 20 dakika da bir daha oturmayacaklardi.

bis de wish you were here ile acildi. gilmour arada birakti, seyirci eslik etti. ikinci parca icin "istekleriniz var mi" gibi bir sey soyledigi anda bile bagiran onlarca kisiye karsilik ufakca gulumseyerek coktan hazirlamis oldugu final icin orkestrasina donup isaretini verdi. belki ikinci solonun sonunda live 8teki konserdeki gibi kendinden gecip inlemediyse de her zamanki comfortably numb ziyafetini cektikten sonra kendinisinden duymaya cokca alistigimiz "thank you very much indeed, thank you; thank you and good night" ile koluna aldigi rick wright ile sahneyi terkettiler. butun isik oyunlarinin, dumanlarin,sislerin, perdelerin,amfilerin,gitarlarin ve seyircilerin oldugu gibi de, 10 marrta dusseldorfta baslayan 2006nin tam gunes tutulmasi 11 martta da hamburg da arasiyla, beklemesiyle tam 3 saat 15 dakika boyunca gozlendi.

No comments: